Saturday 21 July 2018

Endülüs'e Ağıt

Ebu'l Bekâ er-Rundî'nin İşbiliyye'nin düşmesi üzerine yazmış oldu meşhur nûniyye.

Kıraat


Yavaş ve şiir tarzı kıraat; Majid Ababutain ماجد أبابطين

[soundcloud url="https://api.soundcloud.com/tracks/184005342" params="color=#ff5500&auto_play=false&hide_related=false&show_comments=true&show_user=true&show_reposts=false&show_teaser=true" width="100%" height="166" iframe="true" /]

İsimsiz
[soundcloud url="https://api.soundcloud.com/tracks/179903329" params="color=#ff5500&auto_play=false&hide_related=false&show_comments=true&show_user=true&show_reposts=false&show_teaser=true" width="100%" height="166" iframe="true" /]

Taha Muhammad Al-Fahd طه محمد الفهد
[soundcloud url="https://api.soundcloud.com/tracks/33781200" params="color=#ff5500&auto_play=false&hide_related=false&show_comments=true&show_user=true&show_reposts=false&show_teaser=true" width="100%" height="166" iframe="true" /]

Nayaf Al-Sharhan نايف الشرهان
[soundcloud url="https://api.soundcloud.com/tracks/132545027" params="color=#ff5500&auto_play=false&hide_related=false&show_comments=true&show_user=true&show_reposts=false&show_teaser=true" width="100%" height="166" iframe="true" /]

Arapça Metin


لِكُلِّ شَيءٍ إذا ما تمَّ نُقصَانُ * * * فلا يغرُّ بطِيب العَيشِ إنسانُ
هيَ الأمورُ كما شاهدتُها دُولٌ * * * من سره زمنٌ ساءتهُ أزمانُ
وَهَذِهِ الدَّارُ لا تبقِي على أحدٍ * * * ولا يدُومُ عَلَى حَالٍ لَهَا شانُ
أين المُلُوكُ ذوي التُيجانِ مِن يمنٍ * * * وأين منهم أكاليلٌ وتيجانُ
وأين ما شادهُ شدادُ في إرمٍ * * * وأين ما ساسهُ في الفُرسِ ساسانُ
وأين ما حازه قارون من نهبٍ * * * وأين عادٌ وشدادٌ وقحطانُ
أتى على الكل أمرٍ لا مرد لهُ * * * حتى قضوا فكأن القوم ما كانُوا
وصار ما كان من ملك و من ملكٍ * * * كما حكى عن خيال الطيف وسنانُ
كأنما الصعب لم يسهل له سببٌ * * * يوماً ولا ملك الدنيا سليمانُ
فجائع الدنيا أنواعٌ منوعةٌ * * * وللزمان مسراتٌ وأحزانُ
وللحوادث سلوانُ يسهلها * * * وما لما حل بالإسلام سلوانُ
دهى الجزيرة خطبٌ لاعزاء لـه *** هـوى له أحدٌ وانهد ثهـلان
أصابها العين في الإسلام فامتحنت *** حتى خلت منه أقطار وبلـدان
فسـل بلنسية ما شان مرسيـة *** وأين قرطبـة أم أين جيــان ؟
وأين حمص وما تحويه من نـزه *** ونهـرها العذب فياض وملآن ؟
وأيـن غرناطة دار الجهاد وكم *** أسد بها وهم في الحرب عقبان ؟
وأين حمراؤها العليا وزخرفـها *** كأنها من جنات الخلد عدنان ؟
!قواعد كن أركان البلاد فما *** عسى البقاء إذا لم تبق أركانُ
تبكِي الحَنيفِيَّةُ البَيضَـاءُ مِنْ أَسَـفٍ *** كَمَا بَكَى لِفِـراقِ الإِلـفِ هَيـمَانُ
عَلَى دِيـارٍ مِـنَ الإِسـلامِ خَالِيَـةٍ *** قَدْ أَقفَـرَت وَلَها بالكُفـرِ عُمـرَانُ
حَيثُ المَسَاجِدُ قَدْ صَارَت كَنائِـسَ *** مَـا فِيهِـنَّ إِلاَّ نَواقِيـسُ وَصلبَـانُ
حَتَّى المَحَارِيبُ تَبكِي وَهيَ جَامِـدَةٌ *** حَتَّى المَنَابِرُ تَبكِـي وَهـيَ عِيـدَانُ
يَا غَافِـلاً وَلَهُ فِي الدَّهـرِ مَوعِظَـةً *** إِنْ كُنتَ فِي سنَةٍ فَالدَّهـرُ يَقظَـانُ
وماشياً مرحاً يلهيه موطنهُ * * * أبعد حِمصٍ تغرُّ المرءُ أوطانُ
تلك المُصيبةُ أنست ما تقدمها * * * ومالها من طوالِ الدهرِ نسيانُ
يا راكبين عتلق الخيل ضامرة * * * كأنها في مجال السبقِ عقبانُ
وحاملين سيوف الهند مرهفةً * * * كأنها في ظلام النقع نيرانُ
وَرَاتِعِين وراء البحر في دَعَةٍ * * * لَهُم بأوطانهم عزٌ وسلطانُ
أعندكم نبأٌ من أهلِ أندلُسٍ * * * فقد سرى بحديثِ القومِ ركبانُ
كم يستغيثُ بنا المُستضعفُونَ وهم * * * قتلى وأسرى فما يهتزَّ إنسانُ
ماذا التقاطع في الإسلام بينكم *** وأنتـم يا عبـاد الله إخـوان ؟!
ألا نفوسٌ أبِيـَّاتٌ لهـا همـم *** أمـا على الخير أنصار وأعـوان ؟
يا من لنصرة قـوم قسموا فرقاً *** سـطا عليهم بها كفر وطغيـان
بالأمس كانوا ملوكاً في منازلهم *** واليوم هم قيود الكفـر عبـدان !!؟
فلو تراهم حيـارى لادليل لهم *** عليـهم من ثياب الذل ألـوان !
يا رب طفل وأم حيل بيـنهما *** كـما تُفَـرَّق أرواحُ وأبـدان
وغادةٌ ما راتها الشمـس بارزة *** كـأنما هي ياقـوت ومرجـان
يقودها العلج عند السبي صاغرة *** والـعين با كية والقلب حـيران !
لمثلِ هذا يبكي القلب من كمدٍ * * * إن كان في القلبِ إسلامٌ وإيمانُ


 

Tercüme


1- لكل شيء إذا ما تمنقصانُ * فلا یُغرَّ بطیب العیش إنسانُ
Her şey tamamlandığında eksilir. Öyleyse insan hayatın güzelliğine aldanmasın.

2 -ھي الأمور كما شاھدتھا دولٌ * من سرَّهُزمنٌ ساءتھأزمانُ
İşler gördüğün gibi dönüşümlüdür. Bir zaman her kimi sevindirirse birçok zaman da onu üzer.

3 -وھذه الدار لا تبقي على أحد * ولا یدوم على حال لھا شانُ
Dünya baki değil kimseye. Şanlı hiçbir durum devam etmez.

4 -یمزق الدھر حتمًا كل سابغةٍ* إذا نبت مشرفیات وخرصان
Yırtar tüm zırhları zaman. Köreldiğinde Meşârif ve Harsân kılıçları.

5 -وینتضي كل سیف للفناء ولو * كان ابن ذي یزن والغمد غمدان
İbn Zî Yezen’in kılıcı olup bir değil iki kında olsa da her kılıç yok olmaya doğru gider.

6 -أین الملوك ذوو التیجان من یمنٍ * وأین منھم أكالیلٌ وتیجانُ
Nerede Yemen’in o güç sahibi kralları, nerede onlardan İklîl ile Tîcân

7 -وأین ما شاده شدَّادُ في إرمٍ * وأین ما ساسھ في الفرس ساسانُ
Şeddad’ın İrem’de kurduğu nerede, ya nerede Fars’ı yöneten Sâsân

8 -وأین ما حازه قارون من ذھب * وأین عادٌ وشدادٌ وقحطانُ
Hani Kârûn’un elde ettiği hazineler, nerede ‘Âd, Şeddâd ve Kahtân

9 -أتى على الكل أمر لا مرد لھ* حتى قضوا فكأن القوم ما كانوا
Kaçınılmaz son hepsini buldu. Hiç var olmamış gibi yok oldular.

10 -وصار ماكان من مُلك ومن مَلك * كما حكى عن خیال الطیفِ وسنانُ
Bütün mülk ve melikler uykuluklunun hayalindeki tayf gibi oldu.

11 -دار الزمان على دارا وقاتلھ * وأمَّ كسرى فما آواه إیوانُ
Zaman Dâra’nın ve katilinin aleyhine döndü. Hem Kisra’ya yöneldi hiçbir saray onu
barındırmadı.

12 -كأنما الصعب لم یسھل لھ سببُ * یومًا ولا مَلك الدنیا سلیمان
Sanki günün birinde, zorluğu kolaylaştıran hiçbir sebep olmamıştır ve Süleyman da dünyaya hâkim olmamıştır.

13 -فجائع الدھر أنواع منوعة * وللزمان مسراتوأحزانُ
Çok çeşitlidir acıları devranın. Sevindirici ve üzücü anları vardır zamanın.

14 -وللحوادث سلوان یسھلھا * وما لما حل بالإسلام سلوانُ
Belaları hafifleten tesellileri vardır. Ama İslâm’ın başına gelen belaları hafifletecek tesellisi yoktur.

II
15 -دھى الجزیرة أمرٌ لا عزاء لھ * ھوى لھ أحدٌ وانھدثھلانُ
Ada’nın başına tesellisi olmayan bir bela geldi. Acısından dümdüz oldu Uhud ve Sehlân

16 -أصابھا العینُ في الإسلامفارتزأتْ * حتى خلت منھ أقطارٌ وبلدانُ
İslâm için onlara nazar değdi ve mahrum kaldı. Böylce bölgeler ve şehirler İslâmsız kaldı.

17 -فاسأل بلنسیةَ ماشأنُ مرسیةٍ * وأین شاطبةٌ أمْ أین جیَّانُ
Mersiye’nin başına gelenleri Belensiye’ye sor. Nerede Şâtıba, hani Ciyyân nerede?

18 -وأین قرطبةٌدارُ العلوم فكم * من عالمٍ قدسما فیھا لھ شانُ
İlim merkezi Kurtuba nerede. Nice âlimin şanı yüceldi orada

19 -وأین حمصُ وما تحویھ من نزهٍ * ونھرھا العذب فیاضوملآنُ
Nerede Hıms (İşbilye), içindeki mesireler, tatlı, dolu ve taşkın nehri nerede?

20 -قواعدكنَّ أركانَ البلاد فما * عسى البقاء إذا لم تبق أركان
Ülkenin sütunlarıydı bu şehirler. Geride ne kalması umulur ki yıkılsa erkân.

21 -تبكي الحنیفیةُ البیضاءُ من أسفٍ * كما بكى لفراق الإلف ھیمانُ
Bembeyaz Hanîf dini ağlıyor üzüntüden. Tıpkı âşıkların ayrılıkta ağladıkları gibi.

22 -على دیارٍ منالإسلامِ خالیةٍ * قدأقْفرتْ ولھا بالكفرِعُمرانُ
Küfürle mamur olmuş ve İslam’ın artık kalmadığı diyara (ağlıyor)

23 -حیث المساجدُ قدأضحتْ كنائسَ ما * فیھنَّ إلا نواقیس وصلبانُ
Çünkü kiliseye dönüşmüştür camiler, içlerinde yoktur çan ve haçtan başka.

24 -حتى المحاریبُ تبكي وھي جامدةٌ * حتى المنابرُ ترثي وھي عیدانُ
Cansız olduğu halde mihraplar bile ağlıyor. Tahtadan olduğu halde minberler ağıt yakıyor.

25 -یا غافلاً ولھ فيالدھرِموعظةٌ * إن كنت فيسِنَةٍ فالدھر یقظانُ
Ey zamandan öğüt alabilecek iken gaflette olan kimse! Eğer uykuda isen bil ki zaman uyanıktır.

26 -وماشیًامرحًا یلھیھ موطنھُ * أبعدحمصٍ تَغرُّ المرءَ أوطانُ
(Ey) vatanıyla meşgul olup böbürlenerek yürüyen kimse! Hımıs’tan sonra kişiyi
gururlandıracak vatan mı var?

تلك المصیبةُ أنْسَتْ ما تقدَّمھا * ومالها مع طول الدهرِ نسيانُ -27
Bu musibet, kendisinden önceki belaları unutturdu. Kendisi ise uzun zaman unutulmayacaktır.

III
28 -یا راكبین عتاقَ الخیلِ ضامرةً * كأنھا في مجال السبقِ عقبانُ
Ey yarış sahasında kartal gibi ince Arap atlara binenler!

29 -وحاملینسیوفَ الھندِ مرھفةُ * كأنھا في ظلام النقع نیرانُ
Toz karanlığında ateş gibi olan keskin Hint kılıçlarını taşıyanlar.

30 -وراتعین وراء البحر في دعةٍ * لھم بأوطانھم عزٌّ وسلطانُ
Memleketlerinde izzet ve güç sahibi olarak deniz ötesinde bolluk içinde çayırlarda eğlenenler

31 -أعندكم نبأ عن أھل أندلسٍ * فقد سرى بحدیثِ القومِ ركبانُ
Var mı haberiniz Endülüs ehlinden? Kervanlar haberlerini her tarafa yaymıştır.

32 -كم یستغیث بھاالمستضعفون وھم * قتلى وأسرى فما یھتز إنسان
Orada kimi esir kimi ölü nice müstazaf yalvarıyor ama kımıldamıyor insan.

33 -ماذا التقاطع في الإسلام بینكمُ * وأنتمْ یا عباد الله إخوانُ
Bu nasıl bir ayrılıktır İslam’da aranızda! Ey Allah’ın kulları! Oysa siz kardeşsiniz

34 -ألا نفوسٌ أبیَّاتٌ لھا ھممٌ * أماعلى الخیرِ أنصارٌ وأعوانُ
Yok mu gayret ve onur sahibi kimseler? Yok mu hayrın yardımcıları ve destekleyenleri

IV
35 -یا من لذلةِقومٍ بعدَ عزِّھُمُ * أحال حالھمْ جورُ وطغیانُ
Hey! İzzetten sonra zillete düşen millete koşun. Değiştirmiştir durumlarını zulüm ve tuğyan

36 -بالأمس كانوا ملوكًا في منازلھم * والیومَ ھم في بلاد الكفرعبدانُ
Daha dün kral idiler evlerinde. Bu gün ise küfür diyarında oldular köle

37 -فلو تراھم حیارى لا دلیل لھمْ * علیھمُ من ثیابِ الذلِ ألوانُ
Her türünden zillet elbisesi içinde şaşkın ve rehbersiz hallerini bir görseydin.

38 -ولو رأیتَ بكاھُم عندَ بیعھمُ * لھالكَ الأمرُ واستھوتكَ أحزانُ
Satıldıkları anki ağlayışlarını bir görseydin. Bu vahim durumun korkusuna kapılır üzüntülere
boğulurdun.

39 -یاربَّ أمٍّ وطفلٍ حیلَ بینھما * كما تفرقَ أرواحٌ وأبدانُ
Hey! Nice anne ve çocuk birbirinden uzaklaştırıldı. Tıpkı ruhların ve bedenlerin birbirinden
ayrıldığı gibi.

40 -وطَفلةٍ مثل حسنِ الشمسِ إذ طلعت * كأنماھي یاقوتٌ ومرجانُ
Genç kız ki doğduğunda güneş gibi. Sanki o yakut ve mercandır.

41 -یقودُھا العلجُ للمكروه مكرھةً * والعینُ باكیةُ والقلبُ حیرانُ
Gâvur onu zorla kötülüğe doğru sürmektedir. Gözleri ağlıyor kalbi ise şaşkındır.

42 -لمثل ھذا یذوبُ القلبُ من كمدٍ * إن كان في القلب إسلامٌ وإیمانُ
Böylesi acılar için eriyor kalp üzüntüden. Varsa eğer kalpte İslâm ve îmân

(el-Ensârî, 1984: IV, 137; elMerrâkeşî,
1985: 463-464; İbn Ebî Zer‘, 1972: 112-114; el-Makkarî, 1968: IV, 486-490)

Tercüme: Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi / The Journal of International Social Research / Cilt: 8 Sayı: 36 Volume: 8 Issue: 36 / Şubat 2015 February 2015 / www.sosyalarastirmalar.com Issn: 1307-9581 / BİR ŞEHİR MERSİYESİ ÖRNEĞİ: EBU’L-BEKÂ ER-RUNDÎ’NİN ENDÜLÜS MERSİYESİ, A CITY ELEGY EXAMPLE: ABU’L-BEQA SALEEH B. SHERIF AR-RUNDI’S ELEGY FOR / ANDALUSIA, Abdulhadi TİMURTAŞ·

No comments:

Post a Comment

Ey Anacan Ağlama

Ey enecan ağlama gitsem sengere sari şul yoldan başka yollar bulmaz derdime deri Merdi pur hüner bulin münhedimi şer bulin Vakian ümmet be...